Eş Seçimimizde Kokularımız ve Feromonlar Başrolde
Yunanca karşılığı “heyecan yayan” anlamına gelen, “ aşk hormonu” olarak da adlandırılan feromonlar, aynı türün sosyal ilişkilerini düzenleyen ve bir iletişim ağı oluşuma destek olan önemli bir rol üstlenirler. Salgıladığımız bu benzersiz kokular, karşı cinse üreme için gerekli olan bağışıklık sistemimizin ip uçlarını vererek eş seçimimizde işimizi kolaylaştırır.
Koku, burundaki koku reseptörleri aracılığı ile havadan alınıp diğer duyu organlarımızdan ayrıcalıklı olarak, aracısız olarak beynimize iletilir. Parmak izimiz gibi son derece kendine özel ve benzersiz olan kokumuz ve hormonlarımız sayesinde vücutlarımız arasında bir haberleşme ağı kurulur.
“Aşk Hormonu” olarak adlandırdığımız feromonlar, karşı cinse karşı en savunmasız kaldığımız hormonlarımızdır. Bağışıklık yapımızın belirleyicisi olan gen yapımıza, en uzak, en farklı gen yapısı seçeneği, uygun eş seçeneklerini karşımıza çıkarır. Kimya uyuşması olarak tanımladığımız durum bir anlamda budur esasında.
Bilinç düzeyimizin dışında gerçekleşen bu seçimin temelinde yatan fikir, en sağlıklı ve kusursuza yakın türler oluşturmaktır. Birbirine uzak iki gen, kendi türünün kusurlu genini dengeleyerek kendine uzak bir genle birleşmesiyle kusursuz türlerin çoğalmasını hedefler.
Feromonlar sadece doğru eş seçimi için yardımcı olmakla kalmaz, düşmanlarını tespit edebilmeyi, karşı cinsi ve bireyin kendi ailesini ayırt etmesini, hatta daha küçük yaşlarda anneyi ayırt etmeyi kolaylaştırır.
Feromonlar dişilerde üreme döngüsünü belirleyen periyodun senkronize olmasına neden oluyor.
Günümüzde hala şiddetli tartışmalara neden olmakla beraber feromonlar ile ilgili, sıklıkla görüşen dişilerde üreme döngüsünü belirleyen menstrüal periyodun bir süre sonra senkronize olmasına neden olduğuna yönelik bulgulara rastlanmıştır. Martha K. McClintock tarafından 1971 yılında yapılan araştırmalar ile ilk defa gündeme getirilen sonrasında ise “McClintock Efekti” olarak litaratüre yerleşen bu senkronize olma hali, yukarıda bahsettiğimiz haberleşme sinyali veren feromonlar dışında, fizyolojik feromon sinyali taşıyor.
Feromonlar ile ilgili diğer önemli saptamalardan biri de trüf mantarı aramak için kullanılan dişi domuz ve trüf mantarı arasındaki iletişim. Toprağın altında büyüyüp olgunlaşan mantar kuvvetli bir koku yayarak hayvanlar tarafından kolay tespit edilmesini kolaylaştırır. Buram buram baş döndürücü kokusunu yayan trüf, sahip olduğu erkek domuz salyasına benzer feromonu sayesinde, dişi domuzun uyarılmasına ve trüf mantarının yerinin kolaylıkla tespit edilmesine neden olur. Her ne kadar mantarı artık domuzdan kurtarmak zor olsa da yeri de böylelikle tespit edilmiş olur.
Tek başına bir eş seçimine neden olmasa bile kokusunu beğenmediğimiz bir kişi ile bir araya gelmemiz de mümkün değil.
Feromonların hayvanlarda çiftleşme davranışını tetikleyen bir unsur olduğu kanıtlanmıştır. Ancak türümüz üzerindeki etkisine gelince, burnumuzda yer alan vomeronazal organın (VMO) körelmesi ve evrimsel süreç içerisinde salgıladığımız feromon miktarındaki hızlı düşüş gibi nedenlerle günümüzde artık zayıfladığını görmekteyiz. Ayrıca insan ırkı bugün artık modernleşme sürecinde gelişen ve değişen sosyal, kültürel ve fiziksel seçimleri ile daha üstün zevklere ve seçici özelliklere sahiptir. Ancak şundan da eminiz ki; tek başına bir eş seçimine neden olmasa bile kokusunu beğenmediğimiz bir kişi ile bir araya gelmemiz de mümkün değil.
Eş Seçiminde Kokunun Etkisi ve Feromonlar
2
Paylaş:
2 yorum
Pingback: Kokusuyla Baştan Çıkaran Mantar: Trüf Mantarı - Parfüm Seçimi
Pingback: Bir Erkeğin Parfümü Nasıl Olmalı? - Parfüm Seçimi